Facebook

Twitter

Copyright 2018 AloraNet.
Tüm hakları saklıdır.

(212) 219 19 24

Facebook

Twitter

Search

Menu

 

Yeni Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği Neler Getiriyor?

Yeni Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği Neler Getiriyor?

YENİ ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİ NELER GETİRİYOR?

Değişiklik önerileri ile birlikte yeni yönetmelik değerlendirmeleri

Genel eğitim sistemi içerisinde ve ona paralel olarak yürütülen özel eğitim çalışmaları; bilindiği üzere, Türkiye’de özel eğitime ilişkin süreç ve uygulamaları içeren en kapsamlı mevzuat olan 31.05.2006 tarih 26184 sayılı “Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği” (kısaca eski Yönetmelik) ile yürütülmektedir.

Ülkemizde 2012/2013 eğitim öğretim yılında örgün eğitimde; eğitimin tür ve kademelerinde toplam 25.305.960 öğrenci bulunmaktadır[1]. Özel eğitim gören öğrenci sayısı 252.025’ dir. Bu sayı genel eğitim ile oranlandığında yaklaşık %1 civarındadır. Özel eğitim gören öğrencilerden 161.205 öğrenci kaynaştırma yolu ile en az sınırlandırılmış ortamda doğal gelişim gösteren akranları ile birlikte eğitim görmektedir. Özel eğitim okul ve kurumlarına devam eden öğrenci sayısı 90.230’dur. Rehberlik Araştırma Merkezleri’nin sayı ve çalışmalarının artmasına paralel olarak önümüzdeki yıllarda genel eğitim sistemi içerisinde özel eğitim gören öğrenci sayısının çok az olduğunu, bu oranın hızla artacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Bankası (WB)’ın, 2011 yılında açıkladığı ve Şubat 2012’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından da Türkiye’de tanıtımı yapılan “Dünya Engellilik Raporu” nda engellilik ile ilgili ortaya çarpıcı ve önemli sonuçlar konmuştur.[2] Dünya Sağlık Örgütünün daha önceki araştırmalarında dünya nüfusunun yaklaşık %10 engelli iken, 2011 Dünya Engellilik Raporu’na göre %15 olduğu varsayılmaktadır. Buna göre yakın bir gelecekte sadece engellilik tanımı esas alındığında dahi en az 3.795.894 öğrencinin daha eğitsel değerlendirme ve tanılamasının yapılarak özel eğitim alması beklenmektedir. Özel eğitimin içerisinde engel tanımının özel gereksinimli bireylerin bir bölümünü kapsadığı düşünüldüğünde bu sayının gerçekte çok daha fazla olabileceği hususu da göz ardı edilmemelidir.

Kısaca, bu yönüyle bakıldığında yeni “Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği” hepimizi ilgilendiren çok önemli bir yönetmeliktir.

MEB, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan mevzuat değişikliği çalışması ile “Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği” ile 17.4.2001 tarih ve 4376 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik Ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği”’nin (kısaca Rehberlik Hizm.Yönetmeliği) birleştirilerek, “Özel Eğitim Ve Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği” (kısaca yeni Yönetmelik) adı altında tek bir başlık altında hazırlanan yönetmelik hazırlanmış ve kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. Okullarda da rehberlik ve özel eğitim gibi en az iki birimin bulunması; tüm öğrencilerin fırsat eşitliği kapsamında eğitim almaları ve eğitimin bireyselleştirilmesi, öğrenci üstün yararı açısından bir gerekliliktir. Daha önce “Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği” şeklindeki yönetmelik, bu kez “Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği” şeklinde yeniden düzenlenmiş, yönetmeliğin amaç kısmına “bu yönetmeliğin özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin eğitim haklarından yararlanmalarının sağlanmasına” ve “okullardaki/kurumlardaki rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin yürütülmesine” dair esasları da kapsayacağı hususu eklenmiştir.

Güçlü eğitim ve buna paralel olarak düzenlenen özel eğitim hizmetleri; bu hizmetlerin etkin olarak alındığı güçlü okullar anlamına gelmektedir.

Söz konusu değişiklikler TC ve AB tarafından ortaklaşa finanse edilen ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü koordinesinde yürütülen “Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında yapılan çalışmalarla uyumlu olarak yapılmış, bu yönetmelik taslağı ile ilk kez “Bütünleştirme” özel eğitimin amaç ve ilkeleri arasına alınarak geleceğe yönelik önemli bir adım atılmıştır.

Yeni yönetmelikle birlikte özel eğitimin amaç ve ilkeleri altında “bütünleştirme”’nin temel olarak hedef alınması; yönetmelikte bu kısımda “Türk Millî Eğitiminin genel amaç ve temel ilkeleri doğrultusunda; özel eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde bütünleştirme temel olmak üzere, 573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen özel eğitimin ilkeleri esas alınır” denmesi, özel eğitimde kaynaştırma uygulamalarından bütünleştirme uygulamaları daha doğrusu engelsiz okul modellerine doğru geçiş aşamasında çok önemli bir adımdır.

Söz konusu metin “Özel eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde bütünleştirme temel olmak üzere, 573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen özel eğitimin ilkeleri esas alınır” şeklindedir. Bu güne kadar ülkemizde özel eğitimde temel ilke en az sınırlandırılmış ortam ve kaynaştırma ilkesidir. Kaynaştırma uygulamalarında amaç; özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin mümkün olduğu ölçüde doğal gelişim gösteren akranları ile aynı ortamda eğitim görmelerinin sağlanması iken bilindiği üzere, bütünleştirme uygulamaları ile bilindiği üzere eğitime erişimi mümkün kılmak üzere tüm okula ve öğrencilere yönelik bir yapılandırma söz konusudur. Yönetmeliğin “tanımlar” kısmında değişiklikler yapılmıştır. Bu maddede eski yönetmelikten farklı olarak “özel eğitim gerektiren durumlar”ın neler olduğu tanımlanmamış, sadece “özel eğitime ihtiyacı olan birey” tanımına yer verilmiştir. Yönetmelikte tek tek tıbbi tanılamadan çok eğitim gereksinimlerini öne çıkarmayı amaçlayan tek bir “özel eğitime ihtiyacı olan birey” tanımına yer verilmesi uluslararası sözleşmeler ve özel eğitim alanındaki yenilik ve değişikliklere koşut olarak çok yerinde ve doğru bir uygulamadır.

Yeni yönetmeliğin tanımlar maddesinde kaynaştırma ve bütünleştirme tanımlarının ayrı ayrı ve açıkça yer almasını önermekteyiz. Kaynaştırma yanında bütünleştirmeye temel ilke ve hedefler arasında yer verilmesi, özel eğitimde uygulamada karışıklığa yol açabilecektir. Dolayısıyla bu çok önemli iki kavramın tanımlar maddesi altında açıklamasının yapılması, aradaki farkın kanun koyucu tarafından dile getirilmesini geleceğe yönelik uygulamaların sağlıklı olarak yürütülmesi açısından daha uygun olacaktır.

Yönetmelik 2. Bölüm aynen muhafaza edilmiştir. Yeni yönetmelikte temel ilkelerin daha sadeleştiği; bireye ve bireysel farklılıklara saygı, bilimsellik, gizlilik, gelişimsel bir anlayış, önleyici/koruyucu yaklaşım, bireysel, kurumsal ve toplumsal özellikler ile ihtiyaçların göz önünde bulundurulması, hayat boyu rehberlik anlayışı, bireylerin yaş, gelişim özellikleri ve öğretim kademelerinin dikkate alınması, profesyonellik ile mesleki ve etik değerlere uyulması, ilgili tüm tarafların işbirliği ve eşgüdümü gibi uluslararası sözleşmeler, ilke ve uygulamalar doğrultusunda “çağdaş” “öncü” hususların yer aldığı görülmektedir.

Eski yönetmelikte mevcut olan ve hiçbir anlam ifade etmeyen Millî eğitim müdürlükleri, örgün ve yaygın eğitim kurumları, sağlık kuruluşları, üniversiteler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı birimler ve yerel yönetim birimleri özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitsel değerlendirme ve tanılanması amacıyla RAM’a yönlendirilmesinde sorumluluğu paylaşırlar” maddesinin yönetmelikten çıkarıldığı görülmüştür.

İzleme eski yönetmelikte (madde 13) “Bireylerin gelişimlerinin izlenmesi; önerilen özel eğitim hizmetlerinin uygunluğunun ve BEP’lerinde yer alan amaçların gerçekleşme düzeyi bakımından değerlendirilerek her yıl eğitim planlarının yenilenmesi yoluyla yürütülür. Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin gelişimlerinin izlenmesine yönelik faaliyetler; özel eğitim hizmetleri kurulu, rehberlik ve araştırma merkezleri, okullar, kurumlar ve ailenin iş birliğiyle yürütülür” iken, yeni yönetmelikte (İzleme) (madde 9) “Özel eğitim hizmetlerinin planlanması ve eğitimde sürekliliğin sağlanması amacıyla erken çocukluk döneminden itibaren eğitimin her kademesinde özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin gelişimlerinin izlenerek belgelendirilmesi esastır” şeklindedir.

Özel eğitim hizmetlerinde tanılama(tıbbi/eğitsel), yönlendirmeden sonra yer alan ve özel eğitimin gerçekleşme düzeyi, etkililik ve yararını ölçen “İzleme”’de belgelendirme esas alınmakla birlikte hala izleme görevini hangi kurum/kurumlar veya birimlerin yapacağı yeni yönetmelikte henüz net olarak ortaya konulmamıştır. “İzleme” fonksiyonunun en etkin olarak okullarda yerine getirileceğini düşünmekteyiz. Dolayısıyla resmi ve özel okul ve/veya kurumlarda “rehberlik birimleri” yanında “özel eğitim birimleri” bulunmalı, bu birimlerin bir görevi de izlemeye ve izleme sonuçları ile ilgili olarak İl/ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerindeki “Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu”nu (ve/veya RAM/Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu) bilgilendirmek yolu ile “izleme” fonksiyonu yerine getirilebilir.

Yine yeni yönetmelikte, rehberlik başlığı altındaki ikinci bölümde rehberlik hizmet türleri tanımlanmıştır. Bunlar; eğitsel rehberlik, mesleki rehberlik, kişisel rehberlik olup, bu konuda hükümler getirilmesi son derece olumlu bir gelişmedir. Eski yönetmelikte bu gibi hükümler bulunmamaktadır.

Daha önce yönetmelikte beşinci kısımdaki EĞİTİM HİZMETLERİ başlığı adı altında bulunan bölüm yeni yönetmelikte üçüncü bölüm altına alınmıştır.

Yeni Yönetmelikte Özel eğitim ihtiyacı olan bireyler için her tür ve kademedeki okullarda/kurumlarda hizmetlerin yürütülmesinde (c) bendinde “Özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin eğitimlerini kaynaştırma uygulamalarıyla sürdürmeleri esas olmakla birlikte özel eğitim okulları da açılabilir” ibaresinin eski yönetmelikte yer aldığı gibi; “Özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin eğitimlerini kaynaştırma uygulamalarıyla sürdürmeleri esas olmakla “en az sınırlandırılmış ortamdan en çok sınırlandırılmış ortama doğru yapılır” şeklinde değiştirilmesini önermekteyiz. Bu şekilde kaynaştırma ya da ayrıştırma şeklinde bir uygulamadan çok, kaynaştırmanın temel olarak zorunlu tutulması, bu mümkün olamıyorsa (tam/yarı zamanlı kaynaştırma/tersine kaynaştırma), özel eğitim sınıfı (özel alt sınıf) uygulamaları (yeni yönetmelikte yer almıştır) bu mümkün olamıyorsa özel eğitim okul ve/veya kurumları şeklinde olduğunun belirtilmesinde yarar bulunmaktadır.

Yönetmelik beşinci bölüm PROGRAMLAR başlığını taşımaktadır. Bu bölüm altında ilk olarak “EĞİTİM PROGRAMLARI VE BEP” düzenlenmiştir.

Daha önce eski yönetmelikte bulunmayan Tamamlama programı” bu bölüm altına ilk kez yer verilmiştir buna göre; (madde 20) (1) 10 yaşına girmiş ve 18 yaşını tamamlamamış, okula hiç kayıt yaptırmamış bireylerden; eğitim uygulama ilkokullarına yerleştirme kararı verilenlerin, okullara devamının sağlanması amacıyla tamamlama programları düzenlenir. Söz konusu tamamlama programının yeni yönetmelikte yer almasının son derece önemli ve olumlu bir gelişmedir.

Yönetmelik üçüncü kısım KAYNAŞTIRMA UYGULAMALARI başlığını taşımaktadır. Buna göre; birinci bölüm KAYNAŞTIRMA UYGULAMALARI VE BAŞARININ DEĞERLENDİRİLMESİ’ ni içermektedir.

Eski yönetmelikte kaynaştırmaya ilişkin (madde 23) (f) bendinde yer alan “Kaynaştırma uygulamaları yapılan okul ve kurumlardaki personel, diğer öğrenciler ve onların aileleri özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin özellikleri hakkında okul idaresince yapılan planlama doğrultusunda RAM, BEP geliştirme birimindeki ilgili kişilerce bilgilendirilir” düzenlemesinin önemli olduğuna inanıyor, bu hükmün yeni yönetmelik kapsamına da aynı şekilde alınmasında yarar bulunmaktadır. Özel eğitime ilişkin bilgilendirme çalışmalarının arttırılması, kaynaştırma uygulamalarının etkinliğini arttıracak, hayata geçirecek, yayılımını sağlayacaktır.

Madde metninde yer alan; tam zamanlı kaynaştırmaya devam eden öğrenciler ve özel eğitim sınıflarında eğitimlerine devam eden öğrencilerin yılsonu başarı puanı ayrı hesaplanması ve okul başarı puanı dışında tutulmasının fırsat eşitliği ilkesine aykırı olduğunu ve bu uygulamanın ayrımcılık teşkil edebileceği yönünde kaygılarımız bulunmaktadır. Bu hükmün madde metninden çıkarılmasının uygun olacağını düşünmekteyiz. Bir örnek vermek gerekirse tam zamanlı kaynaştırma uygulamalarında özel eğitime ihtiyaç duyan bireye diğer akranlarıyla aynı eğitim programı uygulanmakta ve okulu bitirdiğinde aynı bitirme belgesi verilmektedir. Bu öğrencinin sınav uyarlamaları, destek eğitim hizmetleri ve BEP kapsamında kendisine konulan hedefleri gerçekleştirmesi halinde aldığı başarı puanının ayrı tutulmasının Anayasa’da yer alan eşitlik ilkesine uygun olmadığı ileri sürülebilecektir.

Yönetmelik İkinci Kısım, ikinci bölüm ÖZEL EĞİTİM SINIFLARI’ na ayrılmıştır. Yeni yönetmelikte bu düzenleme ile tam zamanlı kaynaştırma uygulamaları yanında eski yönetmelikte olduğu gibi özel eğitim sınıfı uygulamalarına yer verilmiştir. Eski yönetmelikten farklı olarak özel eğitim sınıflarında; sadece görme ve işitme engelli öğrenciler için bulunduğu okulun eğitim programını uygulayan özel eğitim sınıfları açılabileceği, bunun dışında tüm özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için özel eğitim programı uygulayan özel eğitim sınıfları açılabileceği, ayrıca tüm kademelerde açılan bu sınıflarda derslerin sınıf öğretmenleri tarafından okutulacağı öngörülmüştür. Bu düzenlemenin eski yönetmelikte yer aldığı şekliyle (belki biraz daha sadeleştirilerek kaleme alınmasını) değiştirilmesini önermekteyiz.

Ayrıca, özel eğitim programları uygulayan özel eğitim sınıflarında derslere giren sınıf öğretmenleri “özel eğitim öğretmeni” olmalıdır.

Yönetmelik üçüncü bölüm DESTEK EĞİTİM ODASI başlığını taşımaktadır.

Bu bölümün “Okul ve/veya Kurumlarda Destek Eğitim Hizmetleri” şeklinde değiştirilmesini önermekteyiz. Önerilen başlığın altında ilk kısım destek eğitim odasına, diğer kısım da destek eğitim personeline ilişkin olmalıdır. Okul ve/veya kurumlarda destek eğitim hizmetlerinin güçlendirilmesi, Rehabilitasyon merkezlerine olan ihtiyacı zaman içerisinde azaltarak minimuma indirecek, böylece bir yandan okul dışında eğitim kurumlarının azalmasına yol açacak, öte yandan okulları güçlendirecek, tüm öğrencilerin fırsat eşitliği kapsamında eğitim almalarını sağlayacaktır. Bu nedenle, bu bölümün değiştirilmesini ve kapsamının genişletilmesini öneriyoruz.

Yönetmelik dördüncü kısım OKULLAR VE KURUMLAR başlığını taşımakta olup birinci bölüm ÖZEL EĞİTİM OKUL VE KURUMLARI’na ayrılmıştır.

Yeni yönetmelik bu maddelerde ilk olarak 37 aydan gün alan ve 66 ayını doldurmayan çocuklar için özel eğitim anaokulu, 48 aydan gün alan 66 ayını doldurmayan çocuklar için özel eğitim okulları bünyesinde özel eğitim anasınıfları açılacağı düzenlenmiştir. Anasınıflarında sınırlı olarak ayrıştırma uygulamalarına yer verilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Kaynaştırma ve bütünleştirme uygulamalarına erken başlanması uygulamanın etkinliği açısından son derece önemlidir.

Sadece gündüzlü ve/veya yatılı ilkokulların sadece.İşitme veya görme yetersizliği olan bireyler için açılacağı öngörülmüştür. Bu düzenleme uluslararası uygulamalara uygun ve yerinde bir uygulamadır.

İlköğretimlerini tamamlayan, genel, mesleki ve teknik ortaöğretim programlarına devam edemeyecek durumdaki özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilere iş ve mesleğe yönelik bilgi ve beceriler kazandırmak amacıyla gündüzlü meslek okulları açılması, Eğitim Uygulama Ortaokulu’nu tamamlayan, genel, mesleki ve teknik ortaöğretim programlarına devam edemeyecek durumdaki orta veya ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler ile otistik bireyler için, işe yönelik beceriler kazandırmak amacıyla GÜNDÜZLÜ İŞ UYGULAMA OKULLARI açılması, mesleğe yönlendirmeye ilişkin düzenlemelerin de yerinde olduğunu düşünüyoruz.

Yönetmelik beşinci kısım Kurullar, Komisyonlar, Birimler ve Ekipler düzenlemektedir. Birinci bölüm, Milli Eğitim Müdürlüklerindeki Kurullar, Komisyonlar ve Birimleri düzenlemiştir.

Bu hükümler uyarınca, “Özel eğitim Hizmetleri Kurulu”; Özel eğitim değerlendirme kurul raporu doğrultusunda ve velinin/vasinin yazılı talebi dikkate alınarak bireyin resmî bir okula/kuruma yerleştirilmesine karar vermek ve gerekli özel eğitim tedbirlerini almakla görevlidir… Aynı zamanda bu kurul, Özel eğitim değerlendirme kurul raporu ve velinin/vasinin yazılı talebi doğrultusunda özel okullarda öğrenimlerini sürdüren öğrenciler için bulunduğu okulda kaynaştırmayla eğitime devam kararı alır. Özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler için velinin/vasinin yazılı başvurusu, öğretmenin uygun görüşü doğrultusunda velinin kendisi ya da veli tarafından sağlanacak bir kişinin öğrenciye destek olmak üzere okulda/sınıfta bulunmasına karar vermek de Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu’nun görevleri arasındadır.

Madde metninde “Özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler için velinin/vasinin yazılı başvurusu, öğretmenin uygun görüşü doğrultusunda velinin kendisi ya da veli tarafından sağlanacak bir kişinin öğrenciye destek olmak üzere okulda/sınıfta bulunmasına karar vermek” düzenlemesi ile yeni yönetmelikte çok önemli bir uygulama olan “gölge öğretmen” uygulamasına yer verilmiştir. Bu tüm özel gereksinimli bireyler ve aileleri için sevindirici bir gelişme olmuştur. Madde metninde eski yönetmelikte olduğu gibi “gerektiğinde görüşlerine başvurulmak üzere bireyin velisi/vasisi ve ilgili kurumlardan/kuruluşlardan kişilerin kurula katılımı sağlanır” hükmü ile birlikte “Özel eğitim değerlendirme kurul raporu doğrultusunda ve velinin/vasinin yazılı talebi dikkate alınarak bireyin resmî bir okula/kuruma yerleştirilmesine karar vermek” düzenlemesi yer almaktadır. Bu maddeye gerektiğinde görüşlerine başvurulmak üzere bireyin velisi/vasisi ve özel eğitime ihtiyacı olan bireyin katılımı sağlanır ibaresinin eklenmesi uygundur. Ayrıca Özel eğitim değerlendirme kurul raporu doğrultusunda ve velinin/vasinin yazılı talebi dikkate alınarak bireyin resmî bir okula/kuruma yerleştirilmesine karar vermek ve gerekli özel eğitim tedbirlerini almak maddesine; “resmi ve/veya özel okul/kuruma yerleştirilir” şeklinde veli talebi ve okul eğitim ücretini üstlenmesi doğrultusunda özel okullara da yerleştirme yapılabileceği hususunun eklenmesi gerekmektedir. Bu maddenin mevcut haliyle takip eden c bendi yani, “Özel eğitim değerlendirme kurul raporu ve velinin/vasinin yazılı talebi doğrultusunda özel okullarda öğrenimlerini sürdüren öğrenciler için bulunduğu okulda kaynaştırmayla eğitime devam kararı almak” maddesi birlikte değerlendirildiğinde; veli/vasi özel okul eğitim ücretini üstlense dahi ancak resmi okullara yerleştirme yapılabileceği, eğitimde tür ve kademeler arası geçişlerde özel okullara yerleştirme kararı verilemeyeceği, ancak, özel okullarda eğitimine devam eden öğrenciler için “eğitime devam” kararı verilebileceği gibi bir anlam ortaya çıkmaktadır. Bu da eğitime ilişkin temel düzenlemelere, mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir.

Bireyselleştirilmiş eğitim programı geliştirme birimi; (madde 50) Özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler için okullarda/kurumlarda BEP hazırlamak amacıyla BEP geliştirme birimi oluşturulur.

Bu madde içerisine gerektiğinde görüşlerine başvurulmak üzere, özel eğitim değerlendirme kurulundan bir üyenin, özel eğitime ihtiyacı olan öğrencinin BEP’ine katkı sağlayacağı öngörülenlerin BEP geliştirme birimine katılımı sağlanır şeklinde bir ekleme yapılmasını önermekteyiz. Bir örnek vermek gerekirse, BEP hazırlanan öğrenci aynı zamanda okul dışında destek eğitim hizmeti kapsamında bir rehabilitasyon merkezinde özel eğitim hizmeti alıyor olabilir. Bu durumda aynı öğrenci için birden fazla BEP hazırlanma ve uygulanma durumu ortaya çıkacaktır. Halbuki okulda hazırlanan BEP’e destek eğitim hizmetleri kapsamında da devam edilmesi uygulamanın etkinlik ve verimini arttıracak, öğrenciye daha fazla yarar sağlayacaktır.

Rehberlik ve psikolojik danışma servisi; (madde 55) (1) Rehberlik ve psikolojik danışma servisi okullarda/kurumlarda rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerini yürütür. Bu servis okuldaki/kurumdaki birim, kurul, komisyonlar ve RAM’la iş birliği içinde çalışır.

Okul ve kurumlarda “Bireyselleştirilmiş eğitim programı geliştirme birimi”, “Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yürütme komisyonu” “Rehberlik ve psikolojik danışma servisi” yanında “özel eğitim servisleri”nin kurulması gerekmektedir. Rehberlik ve özel eğitim hizmetlerinin tek bir yönetmelik altında birleştirilerek verilmesinden hareketle okul kurumlarda kurulacak Rehberlik ve psikolojik danışma servisi’nin, “REHBERLİK, PSİKOLOJİK DANIŞMA VE ÖZEL EĞİTİM SERVİSİ” adı altında yeniden düzenlenmesini, tüm okul ve kurumlarda ders saati uygulamasına tabi olmayan bir özel eğitim öğretmeni “kadrosu” bulunması uygulamasına geçilmesini öneriyoruz. Özel eğitime ilişkin rehber, danışman ve uygulayıcı olarak görev yapan bu öğretmenin varlığı, engelsiz okul modeline geçişte daha da önem arzedecektir düşüncesindeyiz.

Yönetmelik üçüncü bölüm; “Rehberlik ve Araştırma Merkezlerindeki Kurullar, Komisyonlar” a ilişkindir. Buna göre ÖZEL EĞİTİM DEĞERLENDİRME KURULU (madde 56)

Eski yönetmelikte yer alan “Eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunu dikkate alarak birey için en az sınırlandırılmış eğitim ortamı ve özel eğitim hizmetine ilişkin öneride bulunmak” hükmünün değiştirilerek/düzeltilerek “Eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucunu dikkate alarak birey için KURAL OLARAK en az sınırlandırılmış eğitim ortamı ve özel eğitim hizmetine ilişkin öneride bulunmak” şeklinde yer almasını öneriyoruz. Eski yönetmelikte “en az sınırlandırılmış ortam ve kaynaştırma” uygulamalarına her fırsatta yer verilmesine rağmen, yeni yönetmelikte bu hususa çok fazla yer verilmediği görülmektedir. Bu hususa dikkatinizi çekmek isteriz. Yeni yönetmelikte bütünleştirme amaç ve ilkeler arasına alınmasına rağmen, en az sınırlandırılmış ortam ve kaynaştırma ilkesine en azından yönetmelik kapsamında daha fazla vurgu yapılmasının yerinde olacağına inanıyoruz.

ÖZEL EĞİTİM DEĞERLENDİRME KURULU’NUN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI (madde 58) (1) Özel eğitim değerlendirme kurulunun çalışma usul ve esasları şunlardır:Kurul üyelerinin görev süresi iki yıldır. Süresi biten üye yeniden görevlendirilebilir. Kurul üyelerinin görevden ayrılması halinde en geç onbeş gün içinde yerlerine görevlendirme yapılır. Kurul kararları oy çokluğu ile alınır. Oyların eşit olması halinde başkanın oyu iki oy sayılır. Kurula yapılan başvurular en geç altmış gün içinde karara bağlanır ve düzenlenen rapor bireyin velisi/vasisi ya da yazılı dilekçe ile yetkilendirdiği kişiye imza karşılığı verilir.

Eğitsel değerlendirme ve tanılama yapılmak üzere “Kurula yapılan başvurular en geç altmış gün içinde karara bağlanacağı” hususunun değiştirilerek ve düzeltilerek 30 güne indirilmesini önerilmektedir. 60 gün süre, eğitim ve öğretim açısından uzun bir süredir. Eğitsel değerlendirme ve tanılamanın mümkün olduğunca çabuk ve her halükarda 30 günü aşmayan bir süre içerisinde sonuçlandırılması gerektiğine inanmaktayız.

Yönetmelik altıncı kısım “Personel, Görev ve Sorumlulukları”na aittir. Buna göre birinci bölüm; OKULLARDA VE KURUMLARDA GÖREVLİ PERSONELİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI düzenlemektedir.

Okullarda özel eğitim hizmetleri biriminin kurulmasına ilişkin yukarıdaki önerimizi burada da yineliyoruz. Okuldaki öğretmenlerin ile rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri kapsamında işbirliği içinde çalışmalarını sağlamak gibi bir amacı gerçekleştirmek okulda özel eğitim öğretmeni bulunmadığı sürece mümkün olmayacaktır.

Kayıt için gerekli belgeler (madde 85) (1) Okullara kayıtlarda: (a) Fotoğraf, (b) Yatılı okullar/kurumlar için sağlık kurulu raporu, (c) Yerleştirme kararı alınmış öğrenciler için özel eğitim hizmetleri kurulu kararının sureti aranır.

Okula kayıtlarda “Yerleştirme kararı alınmış öğrenciler için özel eğitim hizmetleri kurulu kararının sureti” maddesinin yönetmelikten çıkartılması gerektiğini düşünmekteyiz. Yerleştirme kararının bir örneği “Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu” tarafından okula re’sen gönderilir. İdare hukukunun temel prensipleri içerisinde mevcut uygulama hukuka uygun ve yerinde bir uygulamadır. Veliden kayıt kabul esnasında Yerleştirme kararı alınmış öğrenciler için özel eğitim hizmetleri kurulu kararının suretini istemeye dair uygulamanın eğitim ve öğretimi aksatacağı, e- okul sistemi düşünüldüğünde gereksiz bir uygulama olduğu düşünülmektedir. Bu hüküm yönetmelikten çıkartılmalıdır.

ÖĞRENCİ BAŞARISININ DEĞERLENDİRİLMESİ (madde 88) Bu madde “Kaynaştırma ve Başarının Değerlendirmesi” başlıklı kısımda yer almalıdır. Bu madde de tekrarlar mevcuttur.

Yönetmeliğin diğer hükümlerinin değerlendirmesi ve bu hükümlere ilişkin öneriler konusunda ayrıca bir çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmanın bitiminde diğer öneriler de kamuoyunun dikkatine sunulacaktır.

Özel eğitim alanında “yeni yönetmelik”’in bir çok yeni düzenleme ve uygulama yanında en azından bütünleştirmeyi ilkeleri arasına alması dolayısıyla özel eğitime yeni uygulamalar, kolaylıklar ve gelişmeler getireceği inanç ve umuduyla…

Saygılarımla,

Av.Jülide Işıl Bağatur

[1] MEB 2012/2013 İstatistikleri’nden alınmıştır.

[2] http://www.who.int/disabilities/world_report/2011/en/index.html